Gökkuşağı dediğimiz o doğa harikası alet, güneş ışınlarının bir yağmur bulutunun içindeki damlalarda kırılması ile oluşur. Aslında sadece burada değil aynı şekilde bir şelaleden veya bir fıskiyeden akan sudan bile gökkuşağı oluşabilir.
Gökkuşağı her zaman bir çember şeklindedir. Bunun nedeni sanılanın aksine dünyanın yuvarlak olması falan değildir. (Ki öyle olsa idi bir fıskiyede oluşan gök kuşağının düz olması gerekirdi!!) Bunun tek sebebi ışıkların damlalarda teker teker kırılmasıdır...
Şekilde gördüğünüz gibi herhangi bir damlaya gelen güneş ışığı mordan kırmızıya kadar sırası ile kırılır. Fakat bu kırılan ışınlardan sadece bir tanesi gözümüze ulaşabilir. Diğerleri ise -şu günlerde çok moda bir tabirle!- gözümüzün kapsama alanı dışındadır. Üstlerdeki damlalardan gözümüze kırmzı alttakilerden ise mor ışık ulaşır.
Gözümüze ulaşan kırılmış ışınlar bir çember üstündeki ışınlardır. Bunun dışındakiler gözümüzün görüş alanı dışında kalır. Böylece biz gökkuşağını bir çember şeklinde görürüz...
Son bir not: Eğer güneş ışınları ile damlalardan kırılıp çıkan ışınlar arasındaki açı 400 ise mor; 420 ise kırmızı ışık görülür. Bu açıların arasındakı açılar da sırasıyla diğer renklerin görülme açılarıdır. Bu yüzden gökkuşağının gözümüzle görülen kısmı 20`dir (42-40!!). Kaynak://doctorfizik.hypermart.net |