|
Çöllerdeki insanların büyük çoğunluğu göçebe bir yaşam sürer. Kimileri de, "vaha" adı verilen, su kaynaklarının yakınındaki küçük ve verimli bölgelerde yaşar. Her zaman gözle görünmese de, çöl, hiç su bulunmayan bir yer değildir. Yağmurlu mevsimlerde, yağmur suları çöllerde geçici akarsular, göller ve su birikintileri oluşturur. ABD`deki Chihuahuan Çölündeki Rio Grande ya da Mısır`daki Nil gibi akarsuları ve kutup çöllerindeki buz örtüsünü de unutmamak gerekir. Çöllerdeki akarsuların çoğu, çölün dışındaki dağlık alanlardan kaynaklanır. Bu akarsulardan, tarım alanlarının sulanmasında yararlanılır; çöllerde kurulu kentler de genellikle bu akarsuların yakınında gelişir. Çöllerdeki yeraltı suları, genellikle, yüzyıllar boyunca toprak altına sızan suların toplanmasıyla oluşur. Kimi zaman bu yeraltı suları, bir yerde yeryüzüne çıkacak bir yol bulur. ‹şte,vahalar bu su kaynaklarının çevresinde oluşur.
Sıcak çöllerde, gündüzleri hava sıcaklığı çok yüksektir. Gökyüzünde neredeyse hiç bulut olmadığından, güneş ışınları doğrudan yeryüzüne gelir. Havada bulut olmaması, geceleri de ısının hemen gökyüzüne yükselmesine ve havanın hemen soğumasına neden olur. Çok az yağmur yağmasına karşın, geceleri havanın çok çabuk soğumasına bağlı olarak sis oluşur ve çiğ düşer. Bu bölgelerde yaşayan canlılar, aşırı sıcağa ve su azlığına dayanıklıdır. Örneğin, bazı böcekler, su gereksinimlerini, bedenlerine yapışan çiğ damlacıklarından karşılarlar. Böceğin sırtındaki minik Kaktüslerin kökleri, yağmur yağdığında olabildiğince çok su toplayabilmek için çevresine yayılır. Topladığı suları, gövdesinde ya da yapraklarında biriktirir. Kaktüslerin yüzeyi de, su kaybını önleyen, özel bir maddeyle kaplıdır.
Dünyadaki insanların yalnızca % 5`i çöllerde yaşar. Bu insanların büyük çoğunluğu göçebe bir yaşam sürer. Kimileri de, "vaha" adı verilen, su kaynaklarının yakınındaki küçük ve verimli bölgelerde yerleşmişlerdir.
Bazı çöllerde hemen hiç gölge bulunmaz. Hayvanlar kumun sıcaklığından, yürümekte bile güçlük çekerler. Çöllerdeki kertenkelelerin çoğu bu sorunu, bacaklarını sırayla havaya kaldırıp serinleterek çözerler.
damlacıklar, böcek öne doğru eğildiğinde toplaşıp su damlası haline gelerek böceğin ağzına akar. Başka birçok hayvansa, özel olarak su içmez; su gereksinimlerini yedikleri besinlerden karşılarlar. Sıcak çöllerdeki birçok hayvan, sıcaklardan korunmak için gündüzleri kendini yeraltına gömer, geceleri dışarı çıkar. Örneğin, fenek tilkisi gündüzleri, kumun içine açtığı bir çukurun içinde geçirir. Akşamüzeri hava serinleyince ava çıkar. Fenek tilkisi gibi, çölde yaşayan memeli hayvanların, serinlemelerine yardımcı olan büyük kulakları vardır. Kulaklarının uzunluğu, yüzey alanını artırır. Bu durum, vücut sıcaklığını düşürücü etki yapar.
Çöl bitkilerinin çoğunun geniş bir alana yayılan, yüzeye yakın kökleri vardır. Bu sayede toprağa sızan yağmur suyunu olabildiğince emerler. Çöl bitkilerinin yaprakları çok küçük olduğundan, yüzeylerinden suyun buharlaşması da az olur. Bazı çöl bitkilerinden dökülen tohumlar, yıllarca toprakta bozulmadan kalır. Yağmurdan sonra, bu tohumlar filizlenerek çabucak büyür ve birkaç gün içinde çiçeklenir, tohumlarını döker ve kuraklık yeniden başlayınca ölürler. Çöllerde görülen bitkilerden kaktüsler, susuz yaşama konusunda en başarılı bitkilerdendir. Kökleri, yağmur yağdığında olabildiğince çok su toplayabilmek için çevresine
yayılır. Topladığı suları, gövdesinde ya da yapraklarında biriktirir. Kaktüslerin yüzeyi de, su kaybını önleyen, özel bir maddeyle kaplıdır. Bazı çöllerdeki kaktüs ve çalı benzeri bitkiler, yılan, kertenkele, kaplumbağa, kuş gibi canlılara hem besin, hem de barınak sağlar.
|
|
Bu konu 2388 kez okundu |
|
Bu konuyu Site Admini Ekledi |