Yeni eğitim anlayışının temellerinden biriside, öğrencilerin sadece okulda değil, okul dışı ortamlarda da eğitimin önemli olduğu, öğrencilere kazandırılan bilgilerin pekiştirilmesi, uygulamaya dönüştürülmesi ve sürekliliğinin sağlanması için aile ve çevreninde okulla aynı anlayışa sahip kalınması gerçeğine dayandırılarak eğitim hizmetlerine yön verilmesidir. Çocuklar hayata hazırlanırken ilk ve en önemli izlenimlerini aile ve okulda edinmektedirler. Aile ortamında kazandığı özellikler onun eğitimi yanında tüm yaşantısını etkileyerek izler bırakmaktadır. Okulda kazandırılacak özellikler bu değerler üzerine inşa edileceğinden, çocuğun aile ve çevresiyle bir bütün olarak tanınması ve eğitim etkinliklerinde bu özelliklerin göz önüne alınarak ilgili çalışmaların yapılması yararlı olacaktır. Öğrencileri daha iyi eğitmek yetiştirmek ve hayata hazırlamak için onunla ilgili aile ve çevresinin de desteğini kazanmak gerekmektedir. Aileler, okulda öğrenciye kazandırılan bilgi beceri tutum ve alışkanlıkları benimsemez, desteklemez ve sürekliliği için uygun ortam hazırlamazsa, okulda verilen eğitimin tüm çabalara rağmen başarısız olacağı bilinmelidir. Günümüzde öğrenci üzerinde belirleyici güç sadece okul değil, çoğu zaman okul dışı aile, arkadaş gurubu, içinde yaşadığı çevre ve toplumsal yaşamın gerekleri yani okul dışı değişkenlerin çocuk üzerinde daha etkili olduğu bilinmektedir. Bu nedenle tek başına okuldaki eğitim etkinlikleriyle çocuğun yaşamına yön vermek anlayışı yetersiz ve başarısız olacaktır. Yine öğrenciler yaşamlarının ve günlük zamanlarının 4/3`ü ev 4/1`i okul ortamında geçirmektedir. Okul öğrenciyi şekillendirmede yegâne güç değildir. Okulda öğrencilere kazandırılan özellikler her ne kadar iyi, doğru, yararlı olsa da, okul dışı ortamlar tarafından bozucu etkinin bulunması durumunda öğrenci için bir anlam ifade etmeyecektir. Yani okulda öğrenilen şeyler okul dışına çıkıldığında geçerli olmalıdır. Okul+aile ve çevrenin çocuk üzerinde ortak anlayış, değer ve beklenti içinde olmaları gerekmektedir. Okulun ve çevrenin çocuk üzerindeki etkisinin, farklı beklentilerinin çocuktaki bütünsel gelişimi bozacağı, hatta kişilik bozukluklarına yol açacağı bilinmelidir Çocuk hakkındaki okul ve ailenin beklentilerini uzlaştırmak gerekmektedir. Bu nedenle okulda aile eğitimi çalışmalarına yer verilmelidir. Okul ortamlarında özellikle okul yönetimi bu hizmetlere ihtiyaç duymalı, önemsemeli, ilgili çalışmaları planlamalı ve uygulamalıdır. Çevrenin destek ve beklentisine cevap vermeyen, ailelerle dayanışma yapmayan okul daha nitelikli insan yetiştirmede yetersiz olacaktır. İşte aile eğitiminin amacı; • Okulda yapılan çalışmalar hakkında velilere bilgi vermek, • Öğrencilerin uyum, gelişim ve problemleri, ilgi, ihtiyaç ve yetenekleri konusunda velileri bilgilendirmek, • Velilerin okula bakış açısını olumlulaştırmak, okulun politikasını benimsettirmek, • Eğitimin değiştirici, geliştirici, yararlı özellikleri olduğu inancını oluşturmak, • Velilerin eğitim etkinliklerinde her türlü desteklerini kazanmak ve katılımlarını sağlamak, • Veli ve çevreye her konuda danışmanlık hizmeti vermek, • Velileri de olabildiğince çocuğun devamlı gelişiminin sağlanması için bilgilendirmek, insan yetiştirme konusunda aydınlatmak, sorumluluk duymalarını sağlamak, • Okulu çevreye-çevreyi okula yararlı kılmak, • Çocuklar üzerinde kontrolü yoğunlaştırmak.
Kısaca: Öğrenciyi yetiştirirken okulda kazandırılan özelliklerin okul dışı ortamlarda da desteklenmesi-pekiştirilmesi, bilginin davranış haline gelmesi, bozucu etkinin en aza indirilmesi, öğrencinin sağlıklı, tutarlı ve devamlı gelişimi için, ailelerinde okulla birlikte aynı anlayışa sahip kılınmasıdır. Ailelerin okula bakış açılarını ve onların ihtiyaçlarını öğrenmede şu tür anket örnekleri kullanılabilir. Genel eğitimle ilgili olarak: • “Okul çocuğunuz üzerindeki beklentinizi karşılıyor mu?” • “Sizce okulun, çocuğunuzun eğitiminde yetersiz olduğu noktalar nelerdir.” Daha yararlı olabilmek için neler yapılmalıdır?” • “Çocuğunuzun okuldaki durumu hakkında zamanında ve yeterince bilgilendiriliyor musunuz? Cevabınız ev değilse sizce neler yapılmalıdır.” • “Sizce çocuğunuzun yetersiz veya olumsuz gördüğünüz özellikleri nelerdir.” • “Çocuk okuldan memnun değilse, hangi noktalarda eleştiri yapmaktadır” Okul personeliyle ilişki düzeyini tespit etmede ise; • “Okula geldiğinizde okul personelinden gerekli ilgiyi görüyor musunuz” • “Personel-veli ilişkileri yetersizse, sözce geliştirilmesi için neler yapılmalıdır” • “İlettiğiniz sorunların çözümüne yönelik gerekli çaba gösteriliyor mu” • “Çocuğun eğitim, gelişim ve problemleriyle ilgili olarak sınıf öğretmeniyle gerekli işbirliği yapıyor musunuz? Yapamıyorsanız sizce nedeni ve çözümü nelerdir” Bu ve buna benzer anketlerin kullanılması sonucunda, gerek okulun yetersiz kaldığı noktalar, gerek ise ailelerin ihtiyaçları, ele alınacak konuların öncelikleri tespit edilebilir, bu hizmetlerin uygulanmasına yol gösterebilir.
OKUL-AİLE ETKİLEŞİMİNİN ENGELLERİ Okul-çevre ilişkilerinin kurulması ve sürdürülmesinde şu şekilde bir takım dirençlerle de karşılaşılacağı hesaba katılmalıdır. Alışkanlıklar: İnsanlar genellikle yaptıkları işi aynı düzeyde sürdürmek eğilimindedirler. Alışkanlıklarını değiştirecek değişimlerden hoşlanmaz ve yeni duruma direnç gösterirler. Velilerde bu güne kadar çocuk eğitimi sadece okulda yapılır, okul zaten çocuk için en iyi olan şeyleri yapar, bana herhangi bir görev düşmez düşüncesine sahipken, eğitimin planlanması, yürütülmesi ve tüm süreçlere katılımı kendisinde bu yeni durum için direnç yaratacağı bilinmelidir. Güvenlik: Gerek veliler, gerekse personel bazı değişimleri, yeni bir uygulamaya gitmeyi, mevcut statik yapının bozulmasına yol açacak bir durum karşısında kendilerini güvenli hissetmeyebilirler. Bazı ayrıcalıkların yitirileceği kaygısını taşımaktadırlar. Bu nedenle güvenlik, statü ve ayrıcalıklarını korumak için karşı duruş davranışları gösterme eğilimleri artar. Ekonomik kayıba uğrama: Özellikle veliler okulda yapılacak aile eğitimi, aile rehberliği veya halkla ilişkiler başlığı altında verilen ve özünde öğrencilerin daha nitelikli yetişmesi için gerekli olan bu çabaların arkasında, okula yeni kaynak sağlamak düşüncesi olduğunu, kendilerinden yine para talep edileceği duygusundadırlar. Bu kaygılara sahip aileler bu hizmetler için direnç göstereceklerdir. Bilinmeyen durumlar korkusu: İnsanlar doğal olarak kendisine yabancı olan, bilinmeyen, önceden kestirilemeyen ortamlarda kalınca korku duyarlar. Aile eğitimi, okul çevre ilişkileri de gerek okul, gerekse aileler için yeni bir durumdur. Bu süreç ne getirecektir, ben ne yapacağım, beni neler beklemektedir, bu hizmetler nasıl bir şeydir vb. düşünceler bu etkinliklere katılımı engelleyebilir. İlgili olmama, gurup ilişkileri: İnsan kendi ilgi, çalışma alanı, ihtiyaç vb. özelliklerine yakın konuları daha iyi kavramaktadır. Eğer ailelerin okuldan ve çocuktan beklentileri yetersizse, eğitimin yararına inanmıyorsa bu çalışmalara ilgi duymayacaktır. Yine çalışma ortamında ileri sürdüğü düşüncelerin başkaları tarafından nasıl algılanacağı, eleştiriye açık olma, alaya alınma, görüşlere gösterilen tepki yani gurup içi ilişkilerde katılımın önemli etkenlerindendir. Okul-çevre ilişkilerinde çeşitli nedenlerden kaynaklanan bu dirençlerin giderilmesi için, belli başlı şu tür direnci yenme yollarının kullanılması uygun olacaktır. Eğitim, iletişim ve bilgilendirme: Eğer direnç göstermenin nedenleri yetersiz bilgiye sahip olunmadan, yanlış anlaşılmadan veya ne yapacağını bilememeden kaynaklanıyorsa, bu yöntem daha yararlı olacaktır. Bu nedenle özellikle okul yönetimi velilere, okul çevre ilişkilerinin okulun daha iyi eğitim vermesi için gerekli olduğunu, okulun çevreyle bütünleşmesinin sağlanacağını, uygulamadaki aksaklıklar için velilerden öneri alınmasının önemini, okulun onlarında ortak malı olduğunu, velilerden beklentilerini, yani bu uygulamanın amacını, nasıl işleyeceğini kime ne görev düşeceğinin önceden velilere açıklayarak ve bilinmeyen durumları ortadan kaldırarak direnci-desteğe dönüştürmeye çalışmalıdır. Karara katılım-sorumluluk verme: İnsanlar kendi katılımları dışındaki uygulamaları daha rahat eleştirmekte, kendi karar, sorumluluk ve görevinin olduğu uygulamalara ise sahip çıkmaktadır. Bu nedenle yapılacak uygulamalar öncesinde, mümkün olduğunca yoğun muhalefet gösteren velilerin, karara katılmalarına öncelik verilmeli ve görev yüklenmelidir. Bu yöntem işi sekteye uğratmak moral çöküntüsüne neden olmak davranışlarını, destek vermeye dönüştürecektir. Desteklemek, kolaylaştırmak: Doğal olarak veliler arasında bazı eşitsizlikler bulunacağından, herkesten aynı başarıyı ve desteği beklemek yanlış olacaktır. Bu nedenle okul-çevre ilişkilerindeki organizatörler bu durumu dikkate alarak, her veliye başarabileceği görevleri vermeli, bazı durumlarda bireysel olarak ilgilenmeli, işlerin yürütülmesinde kolaylık sağlanmalı, katılımın velinin gücü doğrultusunda beklemeli, bu yolla zorlanıyorsanız, sizin için şöyle bir yöntem deneyelim şeklindeki yaklaşımlarla veliler desteklenmelidir. Zorlamalar: Bütün tekniklerin kullanılması sonucu bir sonuç alınmadıysa, bundan sonra yasal yaptırımların son çare olarak kullanılması kaçınılmaz olacaktır. Şöyleki; “bütün uyarılara, gösterilen çabaya rağmen çocuğun okula devamını sağlayamıyoruz. Sizinle de uzun süredir görüşerek, çocuğumuzun okula devamının sağlanması konusunda yardımlarınızı istemiştik. Ama bir sonuç alamadık. Böyle giderse çocuğumuzun okuldan kaydının silinmesi için gerekli işlemlere başvuracağız bilginiz olsun” veya “okul olarak çocukların başarısı için çaba gösterdik. Ama siz veli olarak okulda yapılan bu çalışmalarda bize destek olmadınız, şimdi ise benim çocuğum hala hiçbir şey bilmiyor diyorsunuz. Bunun tek sorumlusu biz değiliz. Sınavlarda başarı gösteremezse sınıf tekrarı yapacaktır, haberiniz olsun.” Şeklinde yasal yaptırımların kullanılması, son çare olarak okula karşı direnci kırmanın bir yoludur. İşte okul çevre ilişki organizatörleri, aile eğitimindeki etkileşimi engelleyen, ailenin özellikleri, ailenin okul etkinliklerine niçin katılmadığının nedenleri, ailelerin gösterdikleri direnç ve etkilerin tutumları gibi faktörleri önceden bilmeli, çalışmalar öncesi bu yetersizlikleri tamamlamalı veya bu özelliklere uygun olarak aile etkinliklerini planlamalıdır.
OKUL VE ÇEVRE İLİŞKİSİ * Sosyal ve kültürel bir kurum olarak okul, çevresinin de sosyal ve kültürel merkezi olmalıdır. Okul, çevresinin kendisinden beklentilerini yerine getirip onunla bütünleşmelidir. * Peki okul çevresinin nasıl sosyal ve kültürel merkezi olur? Bu ağır bir görev ve sorumluluk değil midir? Okul bu işi tek başına başarabilir mi?
* Elbette başarabilir. Okul çevresinin sosyal ve kültürel merkezi olur. Bu zor bir görev ve sorumluluktur ancak bir çok okulumuz bu görevi başarmıştır. Bir okul "Ben şimdi çevremin sosyal ve kültürel merkezi olmak için plan yapıp çalışacağım." diyemez. Bir defa böyle bir anlayış yanlıştır. Okul, kurumsallaşarak, TKY felsefesine uygun çalışarak kendiliğinden çevresinin sosyal ve kültürel merkezi haline dönüşür. Esasen okulu, içinde bulunduğu çevreden soyutlamak ya da ayrı düşünmek yanlıştır. * Okul, bir öğretim yılı boyunca yapacağı eğitici ve öğretici çalışmaları, çevreden kopuk olarak yapamaz. Öğretim yılı başında tüm planlamalar yapılır. Çevre koşulları düşünülür. Yapılacak yarışmalar, geziler, incelemeler, turnuvalar, sportif ve kültürel etkinlikler, veliler ve okul çevresi ile ilişkilendirilerek hazırlanır. * Okul çevreden ayrı asla düşünülemez. Öncelikle okulun velileri okulun doğal çevresidir. Bir de okulun bulunduğu yerleşim birimindeki resmi ve yerel yönetimlerle, sivil toplum kurum ve kuruluşlarını düşünecek olursak okulun çok büyük bir çevresi vardır. Velilerin dışındaki resmi yönetim, yerel yönetim ve sivil toplum kuruluşları (dernekler, odalar, vakıflar, kulüpler..vb.) okuldan her zaman güzel haberler almak isterler. Okula davet edildiklerinde koşarak gelirler. Okula hep yardımcı olmak isterler. Okulda öğrencisi bulunmayan bu kurum ve kuruluşlar, gelecek toplumun okullarda yapılandırıldığının farkındadırlar. * Okulu, çevresi ile bütünleştirmek, çevresi ile sıcak iletişim ve ilişkiler kurmak, yine çağdaş eğitim yöneticisi olarak nitelendirdiğimiz okul müdürüne bağlıdır. Onun bu işe bakışına, koşuşturmasına, çalışmasına bağlıdır. Daha somut ifade etmek gerekirse okul müdürü, okulu sosyal ve kültürel bir merkez haline s****k istiyorsa şu çalışmaları ısrarla ve aksatmadan, istikrarlı bir şekilde yürütmelidir:
1. Okul-Aile Birliği : Yönetmeliğine uygun kurulmalı, yönetmeliğinde belirtilen görevler için çalıştırılmalıdır. Okul müdürü, her ay okul aile birliğini toplamalı, okuldaki çalışmalar hakkında onları bilgilendirmeli, okulun çalışmalarını onların da çevrelerine ve diğer velilere anlatmalarını istemelidir. Okul Aile Birliği ile öğretmenler arasında okul müdürü köprü görevini yapmalıdır. Okul Aile Birliği de okul ile veliler arasında köprü görevini iyi yürütmelidir. Tamamen okul müdürüne bağlı olarak etkin ve etkili olarak çalıştırılacak bir Okul Aile Birliği okula ve çevreye çok şeyler katacaktır. Okulun her türlü etkinliklerine Okul Aile Birliği davet edilmeli, yerleri ayrılmalı, kendilerine önem ve değer verildiği hissettirilmelidir. Okul müdürü, Okul Aile Birliği üyelerine, öğretmenlerle iletişimlerinde, öğretmenlerin karşısına "Ben Okul Aile Birliği üyesiyim." şeklinde asla çıkmamalarını sürekli vurgulamalı, bu yönde telkinlerde bulunmalıdır. Okul Aile Birliği, okulun en etkili sivil toplum kuruluşudur. 2. Dernek- Vakıf : Okulun bir yan kuruluşu olan dernek - vakıf yönetimi ile okul müdürü iyi ve yapıcı ilişkiler içinde olmalıdır. Okulun gereksinimi olan ders araç - gereçleri ve diğer gereksinimlerinin karşılanmasında bu kuruluşların yadsınmayacak büyüklükte katkıları olduğunu hepimiz bilmekteyiz. Zaman zaman Okul Aile Birliğinin desteğini de kaydırarak bu kuruluşların çalışmalarına yardımcı olunmalı, okulun her türlü etkinliklerine davet edilmeli, yerleri ayrılmalı, sıcak ilişki ve iletişim sürdürülmelidir. 3. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü : Okulun resmi olarak bağlı bulunduğu İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ile sıcak, istikrarlı ve etkili iletişim kurulmalıdır. Çünkü okulun bir çok eksiği, bir çok resmi işi bu kurum tarafından yürütülmektedir. Okulda yapılan tüm çalışmalar İlçe Milli eğitim Müdürlüğü`ne bildirilmeli, önemli tören ve toplantılara Müdür ve Şube Müdürleri davet edilmelidir. İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü`nün güven ve desteğini sağlamak bir okul için çok önemlidir. 4. Kaymakamlık : Okul Müdürü, ilçenin en üst düzey yöneticisi olan Kaymakam ile de ilişkilerini sıcak tutmaya, zaman zaman onu ziyaret ederek okulu hakkında bilgilendirmeye çalışmalıdır. Okul ile ilgili bir çok problemin çözümünde Kaymakamın desteği çok önemlidir. Okulun önemli kutlama, tören ve toplantılarına Kaymakam özel olarak davet edilmelidir. 5. Garnizon Komutanlığı : Okul Müdürü Garnizon Komutanlığı ile de iletişim içinde olmalı, askeriyenin okula katacağı artı değeri göz ardı etmemelidir. Ülkemizin bir çok yöresinde askeri birliklerin okullarımıza yaptıkları katkılar, yardımlar yadsınmayacak derecede büyüktür. 6. Belediye : Yerel yönetimlerin okullara bakışları hep sıcak olmuştur. Onların bu sıcak bakışlarını sürdürmek, okulun bir çok problemini çözmek ve desteklerinin sürekliliğini sağlamak için de Belediye Başkanı ile zaman zaman görüşülmeli, ziyaretine gidilmeli, okulun önemli tören ve toplantılarına davet edilmelidir. Okulun doğabilecek su, kanalizasyon, bahçe düzenlemesi gibi bir çok sorununda belediyeden alınacak yardım ve teknik destek bir okul için çok önemlidir. Okul Müdürü, yanına alacağı iki öğretmen ve Okul Aile Birliği üyeleri ile birlikte Belediye Başkanı`na yılda bir kez ziyarete gitmesi, bu desteğin sürekliliğini sağlayacaktır. 7. Emekli Öğretmenler : Okulunuzdan veya diğer okullardan emekli olmuş olup, okul çevresinde oturan Emekli Öğretmenleri asla unutmamalıyız. Okulun açılışında, kapanışında ve diğer toplantı ve törenlere onları davet etmeli, onlara okul havasını zaman zaman yaşatmalı, okulda çalışan öğretmenler ile emekli öğretmenler arasında diyaloglar kurdurmalı, toplumun şekillenmesinde, aydınlanmasında emeği geçmiş bu insanlara unutulmadıklarını anımsatmalıyız. 8. Siyasi Partiler : Demokrasinin vazgeçilmez kurumlarından siyasi partilerle ilişki okullarımız için çok önemlidir. Devleti siyasi partilerin yönettiğini unutmamalıyız. Siyasi partilerin toplum içinde köklü ve güçlü ilişkileri vardır. Okul Müdürü, her hangi bir siyasi partinin kanadı altına girmeden, tüm partilere eşit uzaklıkta bir iletişim kanalı kurmalı, okulda yapılacak önemli toplantı ve törenlere onları davet etmelidir. 9. Bankalar, 10. Dernekler, 11. Odalar, 12. Kulüpler, 13. Muhtarlar, 14. Resmi daireler, 15. Fabrikalar ve 16. Diğer kuruluşlar : Okul Müdürü, bu kurum ve kuruluşlarla da iletişim kanalları kurmalı, buralara ziyaretlere gitmeli, onları okula davet etmelidir. Bazen bir davetiye, açamadığımız bir çok kapının açılmasına neden olabilecek, okulumuzun çevre ile iletişiminde, çevre tarafından tanınmasında etkili bir referans durumuna gelecektir. * * * Okullarımız çevre ile sıcak iletişim kurmak için aşağıdaki çalışmalara her öğretim yılında yer vermelidir : * OKUL DERGİSİ : Her okul mutlaka yılda en az iki defa okul dergisi çıkartmalıdır. Okulda yapılan her türlü çalışmaların yer aldığı, % 90 öğrencilerin emekleriyle meydana gelecek bu okul dergileri yukarıda sıraladığımız tüm kurum ve kuruluşlara gönderilmelidir. Dergide emeği geçen ve adı bulunan öğrencilere, okulun öğretmen ve diğer çalışanlara öncelik tanınarak derginin dağıtımı planlanmalıdır. Çevrede bulunan diğer her kademedeki okullara da bu dergi gönderilmelidir. * HALK OYUNLARI EKİBİ : Yurdumuzun çeşitli yörelerine ait Halk Oyunları Ekibi okulda kurulmalı, okulun açılışında, kapanışında, resmi bayramlarda ekip okulu temsil etmelidir. Ayrıca çevrede yapılacak açılış ve törenlere ekip gönderilmeli, okulun reklamı canlı olarak yapılmalıdır. * MEZUNİYET TÖRENİ : Özellikle öğretim yılı sonunda yapılacak bir MEZUNİYET TÖRENİ, mezun olan öğrenciler ve velileri üzerinde unutulmaz etkiler bırakacaktır. Velilerin, çevrenin takdirini toplayacaktır. * PANEL - TARTIŞMA ve BİLGİ YARIŞMALARI : Öğrencilerin hazırlayıp sundukları bu tür toplantılar, öğrencilerin kendilerini toplum karşısında ifade edebilmeleri açısından çok önemlidir. Bu tür etkinlikler okulun çevresinde bulunan resmi kurumlar ve sivil toplum kuruluşları üzerinde olumlu etkiler yaratmaktadır. * TURNUVALAR : Bahar aylarında düzenlenecek okul içi - okul dışı turnuvalar, öğrenci, öğretmen ve velilerde sportif etkinlik, başarıya koşma ve ekip ruhunu kazanmanın yanı sıra aidiyetlik duygusunu da geliştirmektedir. * YIL SONU SERGİSİ : Öğrencilerin el emeklerini anne babalarına bir sergi aracılığı ile göstermeleri onlar için çok önemlidir. Anne- babalar da bu sergilerde çocuklarının çalışmalarını görmekten büyük haz ve mutluluk duyarlar. * TİYATRO : Yıl sonunda bir tiyatro oyununu sahneye koyması ve bunu protokole ve velilere sunması, izleyiciler üzerinde çok etkili olmaktadır. * OKULUN AÇILIŞ, KAPANIŞ TÖRENLERİ ve ULUSAL BAYRAMLAR: Her okul buna önem vermeli, yapacağı törenlere yukarıda sıralanan kurum ve kuruluşlar davet edilmelidir. Ulusal Bayramlara okul en yüksek derecede hazırlıklı katılmalı ya da törenler hazırlamalıdır. Bu törenler ve Ulusal Bayram Törenleri okulun, öğrenci ve öğretmenlerin çevre ile kaynaşmasını, çevrenin okulu daha iyi tanımasını sağlayacak ve okula çevrenin her türlü desteğini artıracaktır. * * * İşte yukarıda sıralanan ve benzer çalışmalarla okul çevresi ile kaynaşır, çevresinin sosyal ve kültürel bir merkezi haline dönüşür. Okul yönetiminin ve öğretmenlerin yaratıcılıkları, bunu daha da geliştirecek, zenginleştirecek ve okulu çevre ile bütünleşecektir.
|