Diğer Çalışmalar
Diğerleri
İNSAN VE ÇEVRE

 

Çevre Tahribatının Sebepleri: Çevre tahribinin arkasında yatan esas sebep hiç şüphesiz ki insanın kendisinden kaynaklanmaktadır. Astronomik rakamlara ulaşan insan nüfusu, buna bağlı olarak ekonomik sıkıntılar, yoğun teknoloji kullanılması çevre tahribatını hızlandırmaktadır.

İnsanın tabiata olan sınırlı etkisi iki şekilde ele alınabilir.

I  ; İnsan çevresindeki materyal çevrimlerini (karbon, azot, su,fosfor çevrimi) kesintiye uğratır.

II.; Çeşitli şekillerde kirliliğe sebep olur. Sonuçta kirlenme havayı, suyu ve toprağı tehdit etmektedir.

Çevre tahribatının sebebi, artan nüfus ve teknolojik gelişmelerle tabiatın aşırı kullanılmasıdır.

çevre tahribatına yol açan insan faaliyetleri çok çeşitlidir. Bunların başında;

1.      Üretim

2.      Tüketim

3.      Ulaşım gelir.

Çevre tahribatını başlıca sebepleri:

1.Nüfus artışı

2.Ekonomik sebepler

3.Endüstrileşme

YERKÜRE VE YER ALTI KAYNAKLARIMIZ

Yerkürenin Yapısı: Üzerinde yaşadığımız yerküre, etrafını saran bir katmanı, yer yüzünün ¾` ünü kaplayan bir su tabakası ile yer kabuğu, magma ve çekirdekten meydana gelmiştir.

1. Hava Küre: (Atmosfer) Dünyamızın etrafını saran ve dünya ile birlikte hareket eden gaz katmanına hava küre (atmosfer) adı verilir.

     Hava küre yaklaşık olarak 800-1000 km. kalınlığında kabul edilmektedir. Bu gaz katmanı, yerin yüzeyinden itibaren sıcaklık farklılıklarına göre, değişik özellikler gösteren bölgelerden oluşmuştur. Bu bölgeler alttan yukarıya doğru troposfer, stratosfer, mezosfer, termosfer şeklinde isimlendirilir.

Troposfer: Ortalama yüksekliği 11 km. kabul edilen bu kamanın kalınlığı kutup bölgelerinde 8 km`ye düşer. Ekvatorda ise kalınlık 16 km` yi bulur. Troposferde yer yüzeyinden itibaren yükselirken sıcaklık her kilometrede 6.5 0 C azalır. Troposferin son bulduğu noktada bölgede hava sıcaklığı – 57 0 C` ye kadar düşer. Bulut oluşumu, yağmur, rüzgar gibi hava olayları bu katmanda meydana gelmektedir. Bu yüzden Troposfer yer kabuğunun değişmesinde önemli rol oynar. Hava olaylarının oluşumunda Troposferle birlikte, ikinci katman stratosferin alt bölgelerinin de etkili olduğu kabul edilmektedir.

Stratosfer: Yaklaşık olarak 48 km. kalınlığındaki bu katmanda, troposferin bitiminden itibaren sıcaklık tekrar yükselmeye başlar. Troposferin bitiminde –57  0 C olan sıcaklık, stratosferin bitiminde   0 0C` a kadar çıkar. Bu katmanda bulunan ozon tabakası, Güneş`ten gelen mor ötesi ışınları soğutur. Bu sebeple  Güneş ışınlarının zararlı etkilerinden Dünyamızdaki canlılar korunmuş olur. Çağımızda stratosferdeki ozon tabakasının zarar gördüğü ve bazı bölgelerin iyice seyreldiği belirlenmiştir. 

Mezosfer: Bu katman yaklaşık 35-45 km kalınlığındadır. Stratosferin bitimi, mezosferin başlangıcı olan bölgede sıcaklık tekrar azalmaya başlar. Mezosferin bitiminde sıcaklık - 100  0 C` a kadar düşer.

Termosfer: Yer yüzeyinde başlayarak yaklaşık 80 km` den daha üstte bulunan bölgede termosfer adı verilir. Mezosferin bitişi ile sıcaklık yeniden yükselmeye başlar. Güneş`in etkinliğine göre bu bölgede sıcaklık 400-1800 0 C arasında değişir. Termosfer yaklaşık olarak 800-900 km kalınlığında kabul edilmektedir. Bu katmanın bitiminde sıcaklık Güneş`in etkinliğine göre  0 C dolaylarına kadar düşebilir. Yani bu bölgede, sıcaklık bakımından bir düzensizlik vardır. Termosferin üst katmanlarına doğru (Yaklaşık 600 km ) iyonlaşmış gazlar görülmeye başlar. Bu yüzden iyonların bulunduğu bu bölgeye iyonosfer adı da verilir.

Atmosferde Bulunan Gazlar: Kabaca 100 km kalınlığında kabul edilen atmosferin, yeren başlangıcının  ilk 100 km` sinde bulunan gazların cinsi ve oranları hemen hemen değişmez.         Bu bölgede %78 azot, %21 oksijen bulunmaktadır. Geriye kalan % 1 ise karbondioksit, su buharı, ozon, argon, kripton, ksenon, helyum, hidrojen gibi gazlar, is ve toz tanecikleridir. Su buharı yoğun olarak ilk 11 km içerisinde bulunur.

      Havadaki azot ve oksijen canlılar için çok önemlidir. Azot canlılarda protein yapımında kullanılır. Oksijen ise besinlerin yakılmasında kullanılır. Azot havadan toprağa azot bağlayıcı bakteriler tarafından geçirilir ve bileşiklerine dönüştürülür. Karbondioksit gazı yeşil bitkilerin fotosentez adı verilen, besin yapma olayında temel hammaddedir. Atmosferdeki ozon tabakası ültraviyole ışınları süzer.

Hava kirliliği

İnsanlar için havada bulunan . Karbondioksit, kükürt dioksit, hidrojen sülfür gibi zehirli gazların havaya karışmasıyla hava kirlenmektedir. Fabrika bacaları , otomobil egzozları ve apartman bacalarından çıkan zehirli gazların havaya karışmasıyla hava kirliliği meydana gelmektedir. Ülkemizde Ankara, İstanbul, Bursa, Kayseri, Erzurum gibi büyük şehirlerde hava kirliliği çok artmıştır.

         Hava kirliliğini önlemek için, fabrikaların bacalarına filtre takılmalı, taşıtların egzozlarından çıkan gazlar kontrol edilerek önlem alınmalı, evlerimizde temiz yakıt kullanılmalıdır. Kullanılan yakacakların soba ve kalorifer kazanlarında tam olarak yanması sağlanmalıdır. Yurdumuzda, son yıllarda hava kirliliğini önlemek için tedbirler alınmaya başlanmıştır.

ŞİMŞEK: Fırtına sırsında zıt yüklü iki bulut birbirine yaklaşırsa , bu iki bulut arasında  çok kuvvetli bir elektrik boşalması olur. Çok parlak ışık saçan ve büyük gürültü meydana getiren bu elektrik boşalmasına “şimşek” denir.

GÖK GÜRÜLTÜSÜ: Elektrik boşalması sırasında meydana gelen şiddetli seslere  denir.

YILDIRIM: Bulutlar  arasında elektrik boşalma , yerle bulut arasında da meydana gelebilir. Yani bulutlardaki milyonlarca coulomb` luk yük, yer küre üzerine boşalabilir. Buna “yıldırım” denir.

PARATÖNER: Yıldırım bir elektrik boşalmasıdır. Metallerin sivri uçları, elektriği kolay çekmekte ve iletmektedir. Paratoner de bu ilkeden  yola çıkılarak yapılmıştır.

Su Küre: (Hidrosfer) Yer kürede bulunan denizler, göller, akarsular ve yer altı suları; su küreyi(hidrosfer) oluşturmaktadırlar. Yer küre yüzeyinin ¾ ‘ü sularla kaplıdır.

Su Çevrimi (Suyun Tabii Dolanımı) : Güneşin etkisi ile okyanus, deniz, göl ve akar sulardan buharlaşan sular, atmosferin ilk tabakası olan troposferde birikir ve bulutları meydana getirir. Rüzgar etkisiyle havada sürüklenen bulutlardaki su buharı; soğuk bölgelere rastladığında; yağmur, kar, dolu şeklinde yeniden yer yüzüne döner. Yağmur sularından oluşan seller akar sulara, akar sular da deniz ya da göllere akarlar. Böylece havadaki suyun tekrar suya dönmesi sağlanmış olur.  Bu olaylar buharlaşma, yoğunlaşma şeklinde sürekli devam eder. Buna suyun çevrimi denir.

      Yer kürede bulunan toplam su miktarı, bu çevrim sayesinde hep aynı kalmaktadır. Dünyamızın bazı bölgelerinde fazla su birikirken bazı yerlerde su sıkıntısı çekilmektedir. Bu nedenle barajlar yapılmakta ve su toplanması sağlanmaktadır. Barajlarda biriktirilen sular ile bir yandan elektrik üretilirken, diğer taraftan da içme, kullanma ve sulama suyu ihtiyacı karşılanmaktadır.  

Deniz Akıntıları ve Rüzgar: İlk bakışta hareketsiz gibi duran denizlerde de akıntılar vardır. Deniz akıntıları, iki denizin tuzluluk farkından ileri geldiği gibi, rüzgar ve gel-git olaylarının meydana getirdiği yüzeysel akıntılardan da olabilir. Dünya` nın kendi ekseni etrafındaki hareketi de büyük deniz akıntılarına katkıda bulunur.

     Ekvator bölgesinin fazla ısınması ve Dünyanın kendi ekseni etrafındaki hareketi ile ekvator cıvarında kuzeyden batıya bir akıntı yönelir.  Bu sıcak su akıntısı  Meksika Körfez`inden dönüp İskandınavya`ya yönelir. “Golffstream” (Golfistrim) adı verilen bu büyük sıcak su akıntısı, Kuzey Avrupa!nın ikliminin ılıman va yağışlı olmasının başlıca nedenidir. Büyük Okyanustaki benzer akıntılar, Japonya İkliminin bol yağışlı olmasına yol açmaktadır. Ülkemizdeki denizler arasında da akıntılar vardır. Ancak bu akıntılar denizlerin tuzluluk oranlarının farklı olmasından ileri gelir ve ülkemizin iklimi üzerinde etkili değildir. Tatlı su taşıyan  akar suların denizlere karıştığı bölgelerde tuzluluk oranları daha da azalır. Örneğin Tuna, Dinyeper ve Dinyestr gibi büyük akarsuların Karadeniz`e karıştığı bölgelerde tuzluluk oranı diğer bölgelere göre çok daha düşüktür.

DENİZLERİMİZ

TIZLULUK ORANLARI %0

Karadeniz` in doğu kesimlerinde

Karadeniz`in İstanbul Boğazı yakınlarında

Ege Denizi`nin Çanakkale Boğazı yakınlarında

Ege Denizi`nin Akdeniz yakınlarında

Ak Denizde

18

22

35-36

38

39-40

 

Denizlerin Tuzluluk Oranları

Buna göre en tuzlu denizlerimiz Ak Deniz` dir .  Daha sonra azalan tuzluluk oranlarına göre sırasıyla, Ege Denizi, Marmara ve Kara Deniz gelir.

Yer Kabuğu (Litosfer) : Canlıların üzerinde yaşadığı, çeşitli taşlar ve topraktan oluşan katmana “taş küre” veya “litosfer” denir. Litosferin ortalama kalınlığı 60 km. kadardır. Ancak, bu kalınlık her yerde aynı değildir. Yer kabuğu, okyanusların dibinde daha ince, karalarda ise daha kalındır.

a)Yer kabuğunun Bileşimi: Litosferin yüzeyinde en fazla silisyum ve alüminyum bileşikleri bulunur. Bu yüzden yer kabuğuna (Si-Al) adı verilir.  Ancak bu bileşim yüzeydedir Silial`den sonra, silisyum ve magnezyum bakımından zengin (Si-Ma) tabakası yer alır. Derinlere inildikçe, nikel, demir gibi elementlerin oranı artar. Yer kabuğunun bileşiminde bütün elementler az ya da çok vardır. Yer kabuğundaki maddeler element ya da bileşik halinde bulunabilir.

b) Kayaçlar:

Yer kabuğunu oluşturan kayaçlar,

a)      Püskürük kayaçlar

b)      Tortul kayaçlar

c)      Başkalaşım kayaçları

Püskürük Kayaçlar:  Yer kabuğunda bulunan butun kayaçların temeli püskürük kayaçlardır. Bunlar yer kabuğunun  altında bulunan ve magma adı verilen kızgın sıvı maddenin soğuyup katılaşmasından oluşurlar.

     Magma yer kabuğuna yavaş yavaş ve soğuyarak çıkabileceği gibi volkan adı verilen yanardağ patlamalarıyla sıcak olarak çıkıp, yer yüzünde aniden soğuyabilir.

     Magmanın soğuması ve katılaşması derinlerde, yer kabuğu tabakaları arasında yavaş yavaş oluşmuş ise bu özellikteki kayaçlara “derinlik” kayaçları adı verilir. İri kristalli olan bu çeşit püskürük kayaçlara örnek “granittir.” 

     Volkanlardan çıkan sıcak lavların ani soğuması ile de “obsidien” adı verilen ve renkli camlara benzeyen parlak taşlar meydana gelir. Küçük kristalli olan bu kayaçlar, magmanın yüzeye çıkıp soğumasından meydana geldiği için “yüzey taşları” adını da alır. Magma bazen yer kabuğunun yüzeyine yarı soğumuş halde de çıkar ve aniden katılaşır. Böyle oluşan püskürük kayaçlar “bazalt”, “trakit” ve “sünger taşı” dır. Püskürük kayaçlardan  obsidien, Ürgüp Çanakkale, Erzurum ve Ankara Elmadağ eteklerinde görülür. Ülkemizin en tanınmış trakitleri ise Afyon  Karahisar`daki trakit dağıdır. Sünger taşı, Uşak dolaylarında; granit ise İstanbul, Erdek, Trabzon-Zigana dağının güney eteklerinde bulunur.

        Genellikle püskürük kayaçlar kristal yapılıdır. Püskürük kayaç minarellerin kristal büyüklükleri oluşumlarına göre değişiklik gösterir. Mağma derinlerde yavaş yavaş soğursa kayaçlar iri kristalli olur. Yüzey yada yüzeye yakın yerlerde magmanın hızlı soğumasından oluşan püskürük kayaçlar küçük kristallidir.  Tabakalı bir yapı göstermezler ve içlerinde fosil bulunmaz.

Tortul Kayaçlar: Yer Kabuğunu oluşturan kayaçlar su, hava, sıcaklık ve canlıların etkisiyle parçalanıp dağılırlar. Dağılan bu parçalar su, rüzgar ve buzullar tarafından başka yerlere taşınır. Bunlar genellikle deniz ve göl diplerinde, karalar üzerindeki çukur yerlerde biriktirilir. Bu birikme ve çökelme milyonlarca yıl tekrarlanır. Böylece irili, ufaklı taş ve toprak parçalarının çukur yerlerde birikip çökelmesiyle oluşan kayaçlara “tortul kayaçlar” denir.

     Mineral ve canlı atıklarının çürümesi, bozunması ve oluşan parçaların çökelmesi ile de “tortul kayaçlar”oluşabilir.

      Birikim ve çökelme olayı değişik zamanlarda oluştuğu için tortul kayaçlar tabakalı bir yapı gösterir. İçinde oluştukları zamana ait canlı kalıntıları bulunur. Tortul kayaçlar, bütün kayaçların parçalanıp dağılması sonucu oluştuklarından belli bir kristal şekilleri yoktur. Yapılarında diğer kayaçların mineral, parça ve kırıntılarını taşırlar.

 Tortul Kayaçlar Oluşumlarına Göre:

a)      Mekanik kayaçlar

b)      Kimyasal kayaçlar

c)      Organik kayaçlar olmak üzere üç bölüme ayrılır.  

5091 Kez okundu
Yorum İçin Üye Girişi
Şikayet Bildirimi
Avatar Seç
   
Yorumunuz şu an yayınlanacaktır. Fenokulu'nun bir eğitim sitesi olduğunu, IP numaranızın bizde saklandığını ve yasal sorumluluğun size ait olduğunu bilerek mesajınızı yazınız. Üç adet şikâyet et tuşu ile mesajınızın görüntülenmesi durdurulup incelemeye gönderilir.
Görüş ve yorumlarınız bizim için değerlidir. Yorumlarınız kontrol edildikten sonra yayınlanmaktadır.


Yorumlar Yükleniyor..
 
Fenokulu.net , Fen eğitimine katkı sağlamak için kurulmuştur. Paylaşımda bulunan Fen Bilimleri öğretmenlerinin çalışmaları, sınıfın dışına çıkmış,
diğer öğrenci ve öğretmenlerin kullanımına sunulmuştur. Kaynak gösterilerek çalışmalar paylaşılabilir.
Muharrem Baytekin © 2002-2022 Fenokulu.net
       İletişim & Reklam Kaldırılması İstenilen Doküman