Okula başlayış ailenin yaşamında çocuğun konuşması ve yürümesi gibi önemli bir aşamadır. Okula başlama çocuk yönünden belli bir ruhsal olgunluğa ulaşmış olmayı gerektirir. Zihinsel gelişimi normal olan bir çocuk, ruhsal bakımdan evden kopabilme olgunluğunu da gösteremeye bilir. Böyle çocuklar için okula gidiş Öyle mutlu bir olay değildir. Okula yeni başlayan her çocuk için okulda öğretmen ve arkadaşlar başlangıçta onun duygusal olgunluğuna bağlı olarak az veya çok bir tehdit kaynağı oluşturmaktadır. Okula başlama kaygılı ve güvensiz çocuklar üzerinde büyük bir psikolojik baskı yaratabilir. Okula yeni başlayan bazı çocuklarda kekemelik ve tiklerin görülmesi mümkündür. Okul korkusu kuvvetli bir endişe nedeniyle çocuğun okula gitmeyi reddetmesi yada bu konuda isteksiz görünmesidir. Okul korkusu olan çocuklar okula olan isteksizliklerini bedensel yakınmaları ile dite getirmeye çalışırlar. Bu çocukların mide bulantısı, karın yada baş ağrısı şeklindeki bedensel şikayetleri genellikle sabahları uyanır uyanmaz başlar, okula gitmelerine karar verilir verilmezde kaybolur. Acı çeken çocuk ya okuldan önce yada okuldan sonra doktora götürülmelidir. Onu okul saatlerinde götürmek okuldan kaçıp evde kalmak için cesarellendirebilir. Okul korkusu olan çocukların aileleri birbirlerine çok bağımlı ve biri ötekine , kendisine bir şeyler olacak korkusunu yaşayan bireylerdir. Çocuk evden uzaklaşıp okula geldiğinde annesine babasına veya kardeşlerine bir şey olacak kaygısını taşır. Çocuklar için düşünülebilecek en büyük korku ana babadan ayrı düşmek, yalnız kalma korkusudur. Eğer anne veya baba beni üzersen annesiz, babasız kalırsın yada benzeri sözler kullanırsa, her tehlikede sığındığı ailesinin kendisini bırakıp gitmesi olasılığı çocuğu sınırsız biçimde tedirgin eder. Bunun yanında oyun ve arkadaşlıktan uzak tutulmuş, dış etkenlerden etkilenmiş ( hırsızlık, kaza gibi olaylara şahit olma ), çocuğun ailesinin aşın koruyucu olması, ailenin beklentisinin yüksek olması gibi nedenler çocuk için okul korkusuna neden olan etmenlerdir. Bedensel rahatsızlıkları hususunda fobili çocuğun şikayetlerine ölçülü ilgi göstermek gerekir. Endişeli bir annenin yoğun sempatisi, belirtileri sadece arttırır.Halbu ki dostça kesin ve cesaretlendirici müsaadesiz ve merhametsiz bir tavır çocuğa yardım edebilir. Samimi bir konuşma gerekli görülebilir. Her şeyden önce çocuğun okuldan uzak kalmamasına önem verilmelidir. Çocuk derse girmese bile okul bahçesinde bulunmalıdır. Evde kalış uzadıkça okula dönüş o ölçüde güçleşir. Çocuğa soğukkanlı bir tutum ile yaklaşılmalıdır. Korkutmalar, dayaklar, geri tepmeler, alttan almalar da etkisiz kalır. Çocuğun sıkıntıları ilk günleri artar gibi olsa da sonraları yatışır. Her türlü öğretim de olduğu gibi çocuğa neden burada olduğunun uygun bir dille anlatılması gerekir. Çocuk okula gidiş sebebini öğrenmelidir. Önce hata yapmasına müsaade etmek daha sonra bunun için onu cezalandırmaktan ziyade davranışlarının sonuçlarından çocuğu haberdar etmek tercih edilir. Çocuğun hatasını önlemek onu bu yüzden cezalandırmaktan daha olumlu sonuçlar verir. Çocuğa okulu yeniden tanıtma ve özendirme girişimleri yaralı olacaktır. Öğretmenin sıcak ilgisi, eğlenip oynayacak ortamın varlığı çocuğun kısa bir süre içinde gevşeyip rahatlamasına yardım eder. Bu çocukların girdikleri bu yeni ortama uyabilmeleri ve kendilerini güvenlik içinde hissedebilmeleri için kendilerine güven sağlayıcı birine ihtiyaçları vardır. Küçük çocuklara okulda bu güveni en iyi verebilecek kimse öğretmenleridir. Öğretmen onun gözünde güçlü ve önemlidir. Eğer öğretmen ulaşılmaz bir otorite ise hemen her çocuk için bîr tehlike oluşturur. Yukarıda belirtilen çalışmalar yapıldığı takdirde öğrencinin durumunda düzelme olacağı düşünülmektedir. Bütün alınan tedbirlere rağmen durumunda halen bir düzelme görülmediği takdirde bir uzman kuruluşa götürülmesinde fayda vardır |